STRATEJİ BELGEMİZ VAR MI?

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yılın son ayında iki önemli küresel güç stratejik belge açıkladı. ABD ve ardından Çin.

ABD, Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesi adıyla; Çin ise Güney Amerika için bir strateji belgesi yayımladı. Her iki strateji belge de elbette bir mukabiliyete ve rekabete tekabül etmekte.

Aslında ABD, daha önce bu sinyali vermişti. Trump’ın ulusalcı çizgisi ya da ‘önce Amerika’ mottosu ile açıkladığı yol haritasına uygun. Güney Amerika ve genel anlamda Amerikan Kıtasını kendi bölgesi, nüfuz alanı olarak belirleyerek, kendi mahallesine dönme ve toparlanmayı, kendisine odaklamayı hedefleyen bir stratejik deklarasyon…

AB, Batı Asya gibi yüklerden kurtulmak ve aslında çoktandır yapmaya başladığı gibi terörist yapılara ve bölge ülkelerine ihaleyi vererek sürdürmek. Elbette 7 Ekim Devrimi bu planı aksattı…

Barack’ın genel vali olarak bölgeye atanması ve ülkeleri birleştirme-Lübnan’da direnişi etkisizleştirerek orayı da Suriye’ye katmak. Tek parça halinde İsrail’in bir aparatı haline getirmek- diğer bazılarını da parçalama söylemleri ile İsrail soykırımını yönetmesi bu belgeden izler taşır…

Ukrayna dosyasını, payını alarak kapatmak -ki AB’nin buna itirazı var, elbette ki; İngiltere’nin. Bu arada savaşı sürdürmeye kararlı görünen AB’nin Ukrayna’ya, Rusya’nın el koyduğu paraları kullanmadan yüklü miktarda borç verme kararı dikkate değer…-, Venezuela örneğinde olduğu gibi kendi bahçesi olarak gösterdiği bölgelerde yeni maceralara yeltenmek gibi önemli değişiklikler aslında hem bu belgenin ruhuna uygun hem de batı Asya ile meşgul olmaktan dolayı gecikmeli başlamış süreçler…

Belgeye bakılırsa Ukrayna savaşında ABD’nin AB ve İngiltere ile birlikte savaşa devam etme niyeti yok ve dolayısıyla bu savaş devam edecekse NATO’nun Rusya ile savaşı değil, Avrupa’nın ve/veya AB/İngiltere’nin Rusya ile savaşı adını alacak. Bir anlamda NATO’nun beyin ölümü aslında böylelikle pratikte de gerçekleşme aşamasına girmiş olacak…

Ancak bu belgenin sadece içe kapanışı kapsaması eksik bir isimlendirme zira bu içe kapanma aslında bir toparlanma ve hazırlık, güç toplama hedefli. Belgede geçen “Yarımküre dışındaki rakiplerin…” diye başlayan ifadelerin özellikle Çin başta olmak üzere Rusya ve İran’ı kapsadığı sır değil. Yani bu belge bir barışa yönelik değil; toparlanma ve esas rakiplere karşı mücadele çıtasını yükseltmeye yönelik…

*

Gelelim Çin’in belgesine. Aslında aynı şekilde Çin de öteden beri aynı pozisyonda ve bu belgeler sadece yazılı bir teyitten öteye geçmiyor.

Karayipler ve Güney Amerika hedefli 2016’da da bir benzerini yayımlamış olan Çin, aslında aynı ana temalı olmak kaydıyla bir belge yayımladı.

Çin ve ABD’nin tarzı birbirine taban tabana zıt. ABD, zorla, zorbalıkla, hukuksuz ve haydutça bir yöntemle çökme politikası güderken Çin ise zorbalığı dışlayan; işbirliğini öne çıkaran; savaş değil; diyalog ve barış yöntemlerini benimseyen politikalar uygulamayı tercih ediyor.

Çin’in belgesinde de bu hususlar zaten yer alıyor.

Çin, belgesinde; bölgelerin/ülkelerin siyasi bağımsızlığına, toprak bütünlüğü ve egemenliğine, sorunların diyalog yöntemi öncelenerek çözümünden yana olunması gereğine; ticareti, kalkınma ve barışa vesile kılmak isteyen Çin, ticaret/tedarik yollarının güvenliğine -Kuşak yol Projesi bu anlamda kayda değerdir.-, bu yönde ülkelerin altyapılarının güçlendirilmesine; ABD doları hakimiyeti ve yerel paraları tamamen dışlayan finansal hegemonya içeren yöntemlere karşı alternatifler geliştirmeye ve en sonunda zorbalığa ve dayatmalara maruz kalan bölgelerde askeri işbirliği yapmaya atıf yapılmaktadır…

Yine yüksek teknolojiler, uzay çalışmaları, siyasi insani diyaloglarla uygarlığı ve iş birliğini bölgeye hakim kılma vurgusu da belgenin içeriklerinden…

Özetle bakılacak olursa; neo sömürgecilik ve ona karşı direnen iki doktrinin ana ruhunu; savaş ve işbirliğini; hukuk ve haydutluğu… karşılaştırmış olduk bu iki belgeyi kıyaslayarak…

Her iki belge ile Atlantik ve Avrasya; özelde ise ABD ve Çin çekişmesi Batı Asya ve Asya, Afrika, Güney Amerika başta olmak üzere küresel arenada yeni belgeli şekilde cereyan edecektir…

Buraya bir nokta koyarak gelelim kendimize;

Gazze soykırımı altında çocuklar ölümle, kışın soğuğundan ölümlerle ve sellerle, çamurla boğuşurken; şer cephesinin vatanlarımızı olduğu gibi silahlarımıza da elimizden almakla uğraşırken, bunun için yaptığımız yardımları yetersiz görürken; İran, Yemen, Irak, Lübnan, Batı Şeria ve tüm Filistin kuşatıldıkça kuşatılırken; garantör ismi ile sahada görevlendirilenlerin çoğunun İsrail’in devam eden soykırımı karşısında ABD’yi, yani esas failleri yardıma çağırma dışında bir yol izlemez ve olan biteni görmezden gelirken; İsrail, Mısır ile 'tarihi, şimdiye kadarki en büyük' doğalgaz anlaşmasını onaylarken; BAE, İsrail ile tarihi büyüklükte silah anlaşmaları yaparken, Sudan soykırım ve acılarla boğuşurken… bizim; iyilerin, insanlığın, İslam ümmetinin azınlığının, yani İsrail ve ABD’nin görevlendirdiği veya durdurdukları dışında kalanların stratejisi nedir?

STRATEJİ BELGEMİZ VAR MI?

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.