YENİ BİR YILA GİRERKEN

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Tarihin en uzun ve komplike soykırımı davam ediyor.

Yardımlar engelleniyor, ağırlaşmış kış koşulları soykırımın bir aracına dönüştürülüyor.

ABD politikacıları İsrail’i temsilen, İsrail’in birer bakanı, sözcüsü edasıyla kıtalar dolaşıyor. ‘Şunu yapmazsanız İsrail ile savaşırsınız’ cümlesi alışıldık ve sıradan oldu. https://hurseda.net/dunya/271227-suriye-nin-hayatta-kalmasi-israil-le-barismasina-bagli.html  ABD de İsrail gibi oraya buraya saldırılar düzenliyor, sivil gemilere el koyuyor, korsanlık, haydutluk yapıyor. Son olarak Nijerya’ya da saldırdı…

Ve maalesef Türkiye ve bölge esas 2026’da Suriye ve bölgede izlediği İsrail’e odaklı politikaların sonuçları ile karşılaşmaya daha belirgin şekilde başlayacak ve herkes ektiğini biçmeye başlayacak. Çok tehlikeli ve belirleyici gelişmeler beklenmeli. Zira soykırım cephesinin Suriye’yi parçalaması ve bölgeyi kapsamlı bir savaşa sürüklemesi yönünde attığı adımlardan geri dönmeyeceği netleşti…

Yeni bir yıl hep daha kötü mü oluyor?

Genel anlamda bir kötüye gidiş var. Bu kötüye gidiş, bilgi ve kabiliyetlerin, hızın artmasına rağmen muhakeme, tefekkür, doğru konumlanma ve doğru davranma, olaylara, akışa sağlıklı ve köktenci bir bakışın tersi yönde gelişmesi ile de kendini gösteriyor…

Doğruları tespit etme, doğruları cesur olarak haykırma hürriyetini kullanmaktan imtina etme ve itiraz mekanizması geliştirememeye neden olan bu çarpıklık kötülüğün daha büyük mevziler kazanmasının asıl nedeni olabilmektedir. Bir soykırımın, insanlığın gözlerine sokula sokula yıllarca sürdürülebilmesi büyük bir kıyamet ve yaşayan tüm vicdanlı toplumlar için çok büyük bir onur erozyonudur aslında…

Seküler ulus devletlerin veya genel anlamda seküler devletlerin asli pozisyonu, hakim olduğu alanda insanları etkisiz hale getirmektir. Bugün İslam ümmetinin çoğunluğunun da soykırım karşısında ki bu zelil tepkisizliği bunun kanıtı sayılabilir.

Bu meşru görünen hakim kesimlerin hakim kıldığı fikirlerin ve politikaların birer ihanete tekabül ettiğini fark etmediğimiz gibi destekleyebiliyoruz maalesef.

Bunlar, geçmişi gündemimize koyarak bizleri çatıştıran ve uğraştıran; böylece yaşananlara, yeniye olan yöneliş ve ilgimizi körelterek mevcut sınıf tabakada kalmaya devam edebiliyorlar.

Tüm bu olanlar ve olacaklar karşısında yeni bir yıla girerken kendimize sorularımız olmalı.

Bu yıl, geçen yıllardan farklı olarak Gazze için, soykırımı durdurmak için, mutlak kötülükle, soykırım cephesi ile mücadele adına ne yaptım; insani ve İslami görevlerimi, vicdani görevlerimi yapabildim mi?

Bunu yapabilmenin ilk adımının, muhakeme körlüğü, zihni ve ekonomik esaretim, benden görünenlerin üzerimde ki vesayeti olduğunu fark etmeye yönelik çabalar olduğunu anlayabildim mi?

Küçük hırsızların yakalanması, büyük hırsızların korunması içindir. Münafıkların dindarlık boca etmesi, dinin gerçeklerini ve gidişatı örtmenin en etkili yoludur.

Aslında tüm bunları bilmek gibi bir sorunumuz da pek yok. Bilmek değilse sorun nedir? Sorun değiştirmek, değişmek, harekete geçmekle ilgilidir. Sonunun nereye varacağını bile bile hep ateşledik felaketleri, hep körükle gittik yangınlara ve daha küçükken de söndürmeye yeltenmedik yangını ve sadece bir kez de yapmadık bunu. Hep yaptık ve hep yapmaktayız…

Elbette işin işten geçmesine ramak kalmıştır zira neredeyse yangını söndürebileceğimiz tüm aparatları bile yangını harlarken ellerimizle yaktık. Bizi de yakacağını söyleyen, bizi sıraya koyanlarla birlikte yaktık bize umut bağlayanları bile ve artık ateş kapımızı yalamakta tüm sıcaklığıyla…

Türkiye ve çevresinde seyreden olaylar, “uçak kazaları”, cepheleşmeler, tehditler, iha’lar, gemiler, Yemen Suudinin Yemen’e hava saldırısı, İsrail’in Suriye’ye topçu saldırıları, Osmanlı rüyaları söylemleri kullanarak yaptığı tehditler filan boşuna ve tesadüf değil.

Yeni yılın yeni gelişmelere gebe olduğu çok açık, kuşatma arttıkça artacak ve vakit daraldıkça daralacak. Bölge gibi Türkiye de hem daha keskin politikalara ve saflaşmalara zorlanmakta hem de test edilmekte. Ankara’da ki son uçak “kazası” bunun göstergesi gibi. Kendi doğal sahası olan Doğu Akdeniz’de ki haklarından mahrum edilmek isteniyor. İsrail’in işine yaradığı müddetçe de tek parça halinde tutulmak niyetinde. Zira ABD/Barrack söyledi: İsrail tek parçalı devlet istemiyor…

İsrail, bölgesel bir savaşa ihtiyacı olduğunu kanaatindedir ve tüm gücüyle bunu gerçekleştirmek için acele etmektedir.

Elbette her şeyin ötesinde Allah’ın da bir hesabı vardır ve küresel bir uyanış ve duruşun engellenemeyeceği işaretler de mevcut. Rabbim, 2026’ da soykırım cephesinin kaybettiğinin daha belirgin hale gelmesini Gazze’lilere, tüm mazlumlara ve tüm iyilere göstersin.

YENİ BİR YILA GİRERKEN

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.