Reklam Alanı

BİBERİN ACISI, CEHALETİN YAKICILIĞI…

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı

Geçtiğimiz gün pazarda yaşadığım küçük bir olay, insanların bencilliği ve cahilliği konusunda uzun uzun düşünmemi sağladı. Belki de her gün onlarca kez karşılaştığımız ama göz ardı ettiğimiz türden bir durumdu bu.  Şöyle ki;

Bir adam, taze biber satan bir pazarcıya yaklaştı ve biberlerin acı olup olmadığını sordu. Urfa'da biberin acı olanı makbul olduğu için de, pazarcı, “Acıdır” diye ısrar etti. Lakin adam buna pek inanmış görünmedi. Tezgâhtan bir biber kaptı, dişleriyle bir parça kopardı. Ardından biberin kesik kısmına dilini soktu, çevirdi, belki de dilini “dinledi.” Yetmedi, tekrar biberin içine daldı ve sonra başını sallayarak biberi, geldiği yere —diğer biberlerin arasına— bıraktı. Hiçbir şey almadan çekip gitti.

İlk bakışta bu sahne masum bir merakın tezahürü gibi görünebilir. Ancak biraz dikkatli düşündüğümüzde işin rengi değişiyor. Bu kişinin ağzından çıkan tükürükte, hastalık yapabilecek mikroplar olabilir. Ve daha da önemlisi: bu davranış, temel hijyen kurallarını ve toplumsal nezaketi hiçe sayan, başkasının sağlığını düşünmeyen bencil bir tutumun örneğidir. Başkalarının satın alacağı gıdaya tükürük bulaştırmak, sadece sağlıksız değil, iğrençtir. Bu yüzden bir öneride bulunmadan geçemem: Pazarda sebze-meyve alırken kırık, ezilmiş, parçalanmış olanlardan uzak durun. Belki de birileri sizden önce “test etmiştir.”

İşin en acıklı ve üzücü tarafı ise, bu hadiseyi anlattığım birçok kişinin “bu neden kötü olsun, ne var ki bunda” yönündeki tavırları olup, bu durumu gayet normal karşılamalarıdır…

Bu yaşadığım hadise bana, yıllardır anlatılagelen ve bir o kadar da düşündüren bir fıkrayı hatırlattı. Şehirlerarası bir otobüs yolculuğunda yaşlı bir kadın, şoföre birkaç kez bir avuç badem uzatır. Şoför her seferinde teşekkür eder, bademleri yer. Sonunda dayanamayıp kadına neden kendisinin yemediğini sorar. Kadın cevabı yapıştırır:

— Dişlerim yok evladım, çiğneyemem.

— Peki neden badem aldınız o zaman?

— Badem değil evladım, badem şekeri aldım. Şekerini emip bademlerini sana veriyorum!

İlk anda güldüren ama ardından mide bulandıran bu hikâye, bana çok şey anlatıyor. Çünkü burada yapılan şey, yapan kişi için tamamen masum. Ama başkası için son derece rahatsız edici. İşte bu, "cehl-i mürekkep"tir. Yani kişinin, bilmediğini bile bilmemesi hâli. Ne yazık ki toplumda bu tür insanlar az değil.

Bu tür davranışlar yalnızca hijyen sorunu doğurmakla kalmaz, toplumsal yaşamın da kalitesini düşürür. Çünkü başkalarının sağlığını, konforunu veya duygularını umursamamak, en hafif tabirle duyarsızlıktır. Hele ki bulaşıcı bir hastalık taşıyan birinin, yediği ya da ellediği gıdayı bir başkasına bırakması hem sağlık hem de vicdan açısından ciddi bir problemdir.

İslam inancına göre temizlik imanın yarısıdır. “Size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyiniz” (Tâhâ, 81) ayeti de bize bu konuda açık bir mesaj verir. Allah’ın temiz yarattığı nimetleri kirletmeden tüketmek, sadece dini bir vecibe değil, aynı zamanda insani bir görevdir. Kısacası, biberin acısı geçer ama cehaletin yakıcılığı, toplumun her hücresine sirayet edebilir.

Afiyette kalın

BİBERİN ACISI, CEHALETİN YAKICILIĞI…
Reklam Alanı

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.