LEZZETİN TARİHLE BULUŞTUĞU NOKTA

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Şanlıurfa’nın kadim toprakları yalnızca tarihin değil, aynı zamanda damak kültürünün de beşiğidir. Bu topraklarda bir yemeğin hikâyesi bazen bir uygarlığın hikâyesine denk gelir. İşte tam da bu anlayışla yola çıkan Haliliye Belediyesi bünyesinde faaliyet gösteren Göbeklitepe Gastronomi Merkezi, Urfa mutfağının zengin mirasını geleceğe taşıyan örnek bir mekân olarak öne çıkıyor. Göbeklitepe Gastronomi Merkezi, yalnızca bir restoran değil; Urfa’nın yöresel lezzetlerini unutturmamak, onları çağın gerektirdiği biçimde yeni bir konsept ve yorumla sunmak için kurulmuş adeta bir gastronomi laboratuvarı. Burada amaç, geçmişin mutfak kültürünü birebir taklit etmek değil; onu çağdaş bir sunumla yeniden yorumlamak. Yani, taş devrinden bugüne uzanan bir lezzet yolculuğuna çıkıyorsunuz adeta.
Mekânın atmosferi ilk andan itibaren sizi içine alıyor. Nezih, sade ama bir o kadar da sıcak. Duvarlarda Urfa tarihini hatırlatan motifler, mutfakta ise Anadolu’nun ruhunu yaşatan bakır kaplar, taş fırınlar, cezveler... Üstelik personel son derece güler yüzlü, misafiriyle ilgilenmeyi bir görevden çok bir gelenek gibi görüyor.
Göbeklitepe Gastronomi Merkezi’nin mutfak kaptanı, Şanlıurfa’nın usta şeflerinden Zafer Kulak. Uzun yıllardır bölgenin yöresel mutfağında sayısız projede yer almış olan Zafer Usta, adeta Urfa lezzetlerinin yaşayan bir hafızası. Onun elinde her yemek, bir hikâyeye dönüşüyor.
Kendisi sadece şef değil; aynı zamanda yöresel mutfak kültürünü belgeleyen, geliştiren ve genç kuşaklara aktaran bir öğretici. Mutfakta her bir detaya hâkim, ölçüsüyle, sunumuyla, malzemenin seçimiyle titiz bir usta.
Mekâna gidenlere küçük bir tavsiyem var: Menüye nereden başlasam diye düşünüyorsanız, hiç tereddüt etmeyin, Göbeklitepe Çorbası ile başlayın.
Bu çorba sadece bir başlangıç değil, başlı başına bir deneyim. Tadı, dokusu ve kokusuyla sizi Urfa’nın binlerce yıllık mutfak serüvenine götürüyor.
Ben de aynı merakla bu enfes çorbanın ardındaki ismi sordum. Aldığım cevap kısa ama anlamlıydı: “Abdullah Karagöz Usta yaptı.”
O an şaşırmadım desem yalan olur. Çünkü Abdullah Usta, Urfa mutfağında adeta “sessiz usta” olarak tanınır; fazla konuşmaz ama kepçesi her zaman dile gelir.
Göbeklitepe Çorbası’nda da yine aynı incelik, aynı denge, aynı ruh vardı. Lezzetin ötesinde, bir emeğin ve geleneğin izi hissediliyordu her yudumda.
Mekânın menüsü sadece çorba ile sınırlı değil elbette. Her biri alanında uzman olan Sârâ Usta, Osman Usta, Hüseyin Usta, Meryem Usta, Mustafa usta ve adını sayamadığım diğer ustalar; her biri ayrı bir öykü taşıyan yemekleri hazırlıyor ve özenli sunumlarla masanıza geliyor. Tandır etinden içli köfteye, boraniden lebeniye kadar her lezzet, yöresel ruhu modern bir dokunuşla birleştiriyor. Burada her tabak, “Urfa’da yemek yemek sadece doymak değildir” düşüncesini yeniden hatırlatıyor. Çünkü burada yemek bir kültür, bir ifade biçimi, hatta bir kimliktir.
Sözün öz'ü; Göbeklitepe Gastronomi Merkezi, Şanlıurfa’nın gastronomi haritasında özel bir yere sahip. Hem gelenekseli yaşatıyor hem de modern mutfak anlayışına uyum sağlıyor.
Bir anlamda, Göbeklitepe nasıl insanlık tarihinin başlangıcına ışık tutuyorsa, bu mekân da Urfa mutfak kültürünün geleceğine ışık tutuyor.
Eğer yolunuz Şanlıurfa’ya düşerse, Haliliye’nin kalbinde yer alan bu merkeze uğramadan dönmeyin.
Göbeklitepe Çorbası ile başlayan bir akşam yemeği, belki de sizi tarihin en lezzetli yolculuğuna çıkaracaktır.

Afiyette kalın

LEZZETİN TARİHLE BULUŞTUĞU NOKTA

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.