Put kıran İbrâhim (a.s) atamız, yaşadığı dönemin Nemruduyla; o kadar mücadele etmiş ki, Nemrut gibi azılı bir inkârcı tarafından, kurtulsunlar diye ateşe atılıyor. Ateş'e atılan Hz. İbrâhim (a.s), ateşe doğru giderken dahi; Tevhit inancından ödün, vermemiş, Nemrut'un inkârcı düzenine boyun eğmemiştir. Dilinden şu cümleler dökülmüş: Hasbünallahi ve ni'mel vekîl, Ni'me-l Mevla ve Ni'men-nesir... Allah ne güzel vekildir, o bana yeter.
Dünya durdukça, Nemrutların olacağını biliyoruz. Fakat her çağda ve zamanda, İbrahim'lerin, Musa'ların ve Muhammedilerin de var olacaklarını unutmamalıyız. Mezopotamya diye rivayet edilen doğup büyüdüğü topraklarda, putperest Nemrut ve ruhen köleleşmiş olan toplum ve düzeniyle durmadan mücadelesini sürdüren ceddimiz İbrâhim (a.s) ardında gelen nesillere; Nemrutlarla nasıl mücadele edilmesi gerektiğinin yolunu göstermiştir...
Tek başına bir ümmet olan Hz. İbrahimi Rabbimiz bize şöyle tanıtıyor:
Hiç kuşkusuz İbrahim, tek başına bir ümmetti. Gönülden Allah’a kulluk yapan, (şirki terk edip dini Allah’a halis kılan bir) hanifti. Müşriklerden de değildi/olmadı. (16/Nahl, 120)
Doğup büyüdüğü topraklardan hicret eden İbrahim (a.s), Kabe'yi oğlu İsmail (a.s) ile birlikte yeniden inşa ederken; Ebu Kubeys dağına çıkıp, insanları; Allah'ın davetine icabet etmeleri için çağırmıştı. Elbette çağırmak İbrahim (a.s)'ın vazifesiydi ama; icabet etme işi, kulların tercihine bırakılmıştı.
O günden bugüne, bugünden kıyamete kadar; İbrâhim (a.s)'ın nidasına inanıp Allah'ın davetine icabet edenler, yaşadıkları dönemin Nemrutlarıyla başları dertlerden kurtulmayacaklarını unutmamalıdırlar. Zira iki kutuplu bir dünyada, insanın imtihanı kıyamete kadar devam edecektir.
Yaşadığımız 21 yy.''ın o kadar Nemrudu, Firavun'u, var ki; dünyayı kuşatmışlar adeta. ADB, İngiltere, İsrail, Fransa, Rusya, Almanya vs. Her bir kendi çapında bu çağın birer Nemrudu ve Firavundur. Zulümden kurmuş oldukları saltanatlarının, bu çağın İbrahimleri ve Musaları tarafından yıkılacağı günler yakındır inşallah.
Son olarak, iki yıla yakındır; Gazze'yi karadan, denizden ve havadan bombalayan İsrail'in çakma ordusu; asrın sahabesi olan Hammas Mücahilerine karşı pes etme noktasına geldiğini tüm dünya görmüş oldu. 06.05 2025 Salı günü, Mısır'da bulunan Gazze'li şehid aileleri olan kardeşlerimize nakdi yardımları ulaştımak adına; infakder grubuyla birlikte Mısır'ın başkenti Kahire'ye gittik. Mısır'a her gittiğimde, önce Yusuf'un uğradığı kardeş ihaneti, kuyuya atılması, kervan tarafından alınıp Mısır pazarında köle diye satılması; züleyhanın iftirası, zindan süreci ve en sonunda başarıyla sonuçlanan bir imtihanın meyvesi olarak; Firavunların diyarı olan Mısır'da Tevhîd dininin ilan edilmesini hatırlarım.
Sonra, Musa (a.s) 'ın Firavun'un sarayında büyümesi, öldürdüğü kiptiden dolayı, Firavun tarafından ölüm fermanı, verildiğini duyınca, Mısır'dan Medyen'e hicreti, Şuayb (a.s)'ın sürülerine çobanlık etmesi, kızıyla evlenip tekrar geriye Mısır'a doğru yola çıkması canlanır gözlerimin önünde. Onun için, Şanlıurfa’dan Mısır'a her gittiğimde, İbrâhim (as.)'in bu topraklardan hicret edişi ve Yusuf'un Filistin/Kenan diyarından Mısır'a gelme hikayesi gelir aklıma.
Bugün, İbrahim (as.)'in izinden giden Muhammediler azınlıkta olsalar da; Nemrut ve Firavun’a tüm düzenlerin onlardan korktukları bir gerçektir. Avrupa'yı arkasına almasına, tüm teknolojik ve modern silahlara sahip olmasına, rağmen; Yahudi İsrail'in, Hamas Mücahitlerine karşı üstün bir başarı elde edemediği ortadadır. Bundan dolayı, yenilgiyi kendine yediremeyen kafir, uçaklarla; Gazze'nin her yerine bomba yağdırmakla hıncını masum insanları öldürmekte çıkarıyor... Gazze ve Mescid-i Aksa şuuru taşıyan her Müslümanın; iman bağıyla,
İbrahim'in yurdundan, Yusuf'un diyar-ı arasında kurdukları gönül köprüsünün, yeni müjdelerin temelini oluşturduğunu unutmasınlar. Ve ümitlerini kaybetmeden, karınca kadarınca da olsa; Gazze'yi yalnız bırakmamaya gayret etmeleri; insani ve imani bir yükümlülük olduğunu bilsinler!
Mısır'a gittiğimiz bu sefer de de şehit aileleri olan kardeşlerimizin; küçük çocuğundan en yaşlısına varıncaya kadar, herkesin moralinin yerinde ve er ya da geç Gazze'ye geri döneceklerine inandıklarını bir kez daha müşahede ettik. Onun için, diyorum ki; Nemrutların ve Firavunların fazla heveslenmeleri boşunadır. Bu Ümmetin İbrahimleri, Yusufları ve Musaları hiçbir zaman tükenmedi, tükenmeyecektir.
Mısır/Kahire'de bulunan Gazzeli şehit aileleri olan kardeşlerimizin hepinize selâm ve dualarını getirdik... Gazze'yi asla terk etmeyeceğiz gerek çabamızla gerek malımızla ve gerekse bedenimiz ve canımız pahasına olsa da... Selâm ve dua ile!
07.05.2025
Mısır/Kahire
0 Yorum