Reklam Alanı

İNSANLARI SAPTIRANLARIN ORTAK TAKTİKLERİ

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
Fatır Suresi, 5. ayeti kerimesinde Âziz ve Celil olan Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: "Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır; öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak) aldatmasın. Evet, demeki Allah'ın kullanarak insanları aldatanlar dün olduğu gibi,  bu gün ve yarın da hep var olacaklardır. Sureti haktan görünüp insanların yanına sokularak; galiz ve kirli yüzlerini kamufle edip, Allah'ın adını kullanarak insanları yoldan çıkaran, art niyetli kem nazarlı kimselerin bol olduğu bir süreçten geçiyoruz! O zaman, yapacak çok işimiz var. Öyle ki, işimiz vaktimizden daha çoktur! İslâmın temel kurallarından ödün vermeden, söz konusu tehlikenin üstesinden gelmek adına; islâmla yeni tanışan gençleri mevcut tehlikeden korumamız anın vacibidir!   Bakınız sırf İslamın ulvi ve kutsal mesajını başka diyarlarda yaşayan insanlara ulaştırmak için,  Efendimiz(s.a.v)'in vefatından sonra, binlerce Sahabe Medineyi terk edip, dünyanın dört bir tarafına dağılmışlardı. Bir çoğu da, tekrar geri denememiş ve gurbet diyarlarında vefat etmişlerdi. Ama her biri, gittikleri topraklarda, birer mesale misali insanların önünü aydınlatmış ve bulundukları toprakların insanları tarafından baş tacı edinmişlerdi. Hz. Safvan ibn-i Muattal ( r.a) o güzin insanlardan sadece bir tanesidir. Evet, Onların Medineyi terk etmelerinin tek bir nedeni vardı: Resûlullah (s.a.v)'tan miras olarak aldıkları ilim mirasını, başka insanlara ulaştırıp mesuliyetten kurtulmaktı... Nitekim Efendimizin (s.a.v) veda hutbesinde, binlerce Sahabesinin şahsında tüm insanlığa şöyle seslenmişti: Ashabım! Muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız. Oda sizi yaptıklarınızdan dolayı sorguya çekecektir. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyetimi burada bulunanlar bulunmayanlara ulaştırsın. Olabilir ki burada bulunan kimse, bunları daha iyi anlayan birisine ulaştırmış olur. İşte, Sahabe bu emri yerine getirmek için, terk-i yar ve terk-i diyar etmişlerdi.   Ey müminler! "Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler Allah'ın kitabı Kur an-ı Kerim ve Peygamberinin sünnetidir...   Evet, iki kutlu emanet! Kur'an'i Kerim ve Sünnet-i seniyye... Biri olmadan, diğerinin tam olarak anlaşılamayacağı. Ümmetin tüm soru ve sorunlarına cevap veren/verecek olan yek ve yegane çare Kur'an ve Sünnet... Kur'an asıl, Sünnet ise onun usulü. Hatta açıklayıcısı ve Tefsiri... Sonra, icma-i ümmet ve kıyası fukaha... On dört asırdan beridir, edille-i erbaâ üzerinde ittifak eden Müslümanlar, ehl-i Sünnet ve-l cemaat ve-l hilafet anlayışı dahilinde amel etmekle; bu günlere kadar gelebilmişlerdir.   Bunun yanı sıra, tüm gerçeklere rağmen; islamın ana ekseninden sapıp, farklı inanç ve anlayışlarla beslenen birçok fırka, mezhep, meşrep ve franksiyon da türeyip at başı koşmuş bu zaman kadar gelmiş ve etraflarında birçok tilmiz oluşturmuşlardır... Özellikle yaşadığımız toplumda; kökü dışarıda, dalı budağı içeride olup, insanların kalbine zehir zemberek gibi şüphe, kuşku, vesvese sokmaya çalışan, bir sürü figüran dönüp dolaşmaktadır. Dikkatli davranılmasa, söz konusu gruh; yakın zamanda, kendileri gibi düşünmeyen, inanmayan ve hareket etmeyen herkesi kafir ilan edecek bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu unutmayalım...   Kimi bizi sadece Kur'an bağlar derken, sünneti inkâr ediyor, kimi mezhep ve meşreplere ne gerek var demekle manevi hayatı inkâr ediyor; diğer birileri ise tedrici olarak hepsini inkâr ediyor ama yüzündeki maskesinin düşmemesi için de azami derecede çaba sarfediyorlar...   Bunlar, kendilerini islamı savunuyorlar gibi lanse ederken; aslında islama ve Müslümanlara en büyük darbeyi vurmaya çalışan kripto tipi tehlikeli kimselerdir. Hatta yaşadığımız şehirde bile, söz konusu kimselerin tam hız mesai yapan tilmizlerinin varlığı söz konusudur. Ümmet için ne maslahat gözetirler, ne mefsedeti bilir ne de usul ve kaide takarlar. Onlara göre bir insan ya Müslümandır (tabi onlar gibi düşünürse) , ya da kafirdir. Günahkâr olmak diye bir şey yoktur. Bunlar, ameli imandan bir cüz olarak kabul edip, insanların telaffuz ettikleri şehadetlerini Müslüman olmanın alameti kabul etmemekle modern hariciliğin en âlasını oynamaktadırlar!... İmdi, sahnelenen bu tehlikenin gün geçtikçe; insanlar arasında bir Ur gibi yayıldığını görmekteyiz... Bakıldığında her şeyleri gerçek ve masumane görünse de, aslın hiç te öyle olmadığı; işin keyfiyetinde tehlikenin çok büyük olduğu bir gerçektir... Söz konusu gruh, özellikle ilmi derinliklileri ve daha önce islam hakkında bilgisi olmayan gençlere sokulurlar... Cazibeli ve yaldızlı kelime oyunlarıyla, onları ikna ediyorlar. Sonra, bir kısım âyet ve hadis ezberletip topluma salıyorlar! Konu ciddi ve bir o kadar da tehlikeli. Hatta söz konusu koroya, sözüm ona dünün birçok Mücahidinin (!) de eşlik etmeleri işin cabası! Selamette kalın. 06 Temmuz 2023. Perşembe.
İNSANLARI SAPTIRANLARIN ORTAK TAKTİKLERİ
Reklam Alanı

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.