Reklam Alanı

ŞEHR-İ RAMAZAN MEDRESESİ (10)

Reklam Alanı
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
Reklam Alanı
Yarın bayram! Evet, Ramazan ayınınorucunu tuttuk, aç kaldık susadık, takatten düştük, kimi zaman yorulduk amasabrettik; akşam olduğunda, bol çeşitli sofralarımıza kurulup buz gibi sularımeşrubatları kana kana içip kendimize geldik. Ne savaş uçaklarının ürkütücüseslerini duyduk, ne de acaba birazdan kapımıza birileri dayanıp bizi öldürürmü,götürür mü, evimizi başımıza yıkar mı endişesini taşıdık. Çünkü,bunların hiç birisi şu anakadar, bizim hayatımızı meşgul eden şeyler olmadı! Enazından şimdilik! Peki,biz yarın bayramı kutlarken; komşudaki mateme, Kudüs’te,Halep’te, Arakan’da,hâsılı İslam coğrafyasının dört bir yanında yaşanan acılara, ölümlere,sürgünlere ve yas tutaninsanları nasıl unuttur, nasıl kayıtsız kalabiliriz?Kalamayız, kalmamalıyız çünkü kardeşinin acılarına kayıtsız kalmak; kayıp vekaypaklıktır! Biz sevdiklerimizle bayram yaparken, Siyonistlerin şerkusan keskinnişancıları; yaralıları pansuman etmeye giderken Şehid ettikleri Rezanhemşireyi nasıl unutabiliriz? Mazlum ve masum Müslüman çocukların minicikbedenleri, balıklar gibi deniz kıyılarına vurmaya devam ederken; biz nasılhiçbir şey yokmuş gibi bayram yapıp güler eğleniriz? Hani, Müslümanlar birvücudun azaları gibiydi ve o azalardan biri rahatsız olduğunda; tüm azalardarahatsız olur, diyen Efendimize iman etmiş ve onun ümmetiydik! Bu kadar, savaşlara, acılara, yaşanan dramlararağmen, hala birilerinin; hayatın kuralı böyledir ne yapalım, demelerinekahroluyorum adeta. Bu nasıl bir hayatın kuralıymış ki, sadece kâfirlerMüslümanları öldürmekte, çocukların minicik bedenleri ahlaksız bombalarlaparçalanmakta, fakat İslam coğrafyasının başına bela olmuş, göbekleri veenseleri kalın olan Krallar, başkanlar ve bilmem ne rezil güdükler, sadeceseyretmekle yetinmektedirler? Bu nasıl bir ahlak, adalet, insanlık, vicdan vedünya düzeni ki; sadece kâfirleri koruyup,ama Müslümanları öldürtüyor. Nakşibendi tarikatının kurucusu olan,Muhammed Bahaeddin El- Nakşibendi El-Buhari şöyle der: “Şeriatı garra muhkembir binadır ve mukaddestir. Şayet o binanın tek bir tuğlası düşerse;müritlerimin bütün virtleri düşer ve Cihad farz-ı ayn olur? Müslümanların en samimi ve sadık olanları,buralardan göç edeli çok zaman mı oldu ne?… Sanki ne Şah-ı NakşibendiHazretleri gibi; müritlerini Cihad aşkıyla yetiştiren Mürşitler, Âlimlerveİslam âlemindeki çalkantıları dert edinipkabına sığmaz,on ikiler, sütçüİmamlar, Nene hatunlar, Kara Fatmaların nesli kalmadı mı diye karamsarlıkbulutları kaplar oldu bizi! İstisnalar kaideyi bozmaz ve daima busöylediklerimizin dışındadır tabi. Hepimiz birden, Âlimiyle, Mürşidiyle,müridiyle, Taciri ve Esnafıyla, bilen bilmeyeniyle; birden aynı gemiyebinmişiz! Nereye gidiyoruz, neye nasıl ve kim için binip gittiğimizin farkındamıyız, ne kadarımız bunun, ne kadar farkında? 1.8Milyar Nüfusu olan bir İslam Âleminin varlığı, bu günkü dünyada ne kadar sözsahibi, ne kadar etkili ve yetkilidir sizce? Yarın bayram! Bayram namazlarımızıkılıp dağıldıktan sonra; eş dost ve akraba bayramlaşmaları takip ederbirbirini. Evet, belki en doğalı da budur, ancak bir yetimin başını okşamak;bir garibanın kapısını çalmak, yatalak bir hastayı ziyaret etmek, çevremizde veyakınımızda kimi kimsesi olmayan insanların gönlünü ve dualarını almak varsagündemimizde; o zaman hak terazisisin ne manaya geldiğini bilmişiz demektir vebunun adı bayramdır. Gelecekiçin, başkalarının önünde önlerini ilikleyenlerin, günü kurtarmaktan başkaderdi olmayanların, midesinden ve cebinden başka düşünce sahibi olmayannadanların dünyasında; yukarıda sıraladığımız kimselerin hiçbir ehemmiyetininolmadığını bilmekteyiz. Lakin gelin, yanmakta olan şu dünyadaki ateşe;sönmesinin mümkün olmadığını bilsek dahi, azmimizi kırmadan daima dua vegayretimizle daima su dökmeye çalışalım. Kıran yıkan, tahrip eden değil; imareden, inşa eden, yapıcı ve kurtarıcı olmaya çalışalım. Aziz Ramazan ayı, sayılıgünlerdi geldi ve bitmesine saatler kaldı. Unutmayalım ki, şu saatler kaladediğimiz anlar; bir gün her birimizin kalan saatleri olacaktır… Ramazanayının muhasebesini yapalım ve kar veya zararda olduğumuzu öğrenmek için, onabir bakalım. Yarın bayram! Bu gün akşam, kulluk karnelerimiz yüce divana sunulacakve hangimizin sınıfı geçtiği ve kaldığı beli olacaktır… Çok üzücü şeyleranlatmamaya çalışsam da, her tarafımızı kuşatmış olan; şer ve fitneşebeklerini, acıları, savaşları, adaletsizlikleri, ağlayan insanları görmezdengelemiyoruz be kardeşim… Çünkü insanız ve Müslümanız! Kardeşlerimiz ağlarken,bizim gülmemiz ne kadar doğru olur sizce? Haydi, bu bayram da; bayram etmeyehasret kalmış, birilerine bayram ettirelim… Aziz Ramazan oruçlarınız,dualarınız, ibadetleriniz ve infaklarınız kabul ve makbul olsun. Rabbim!Ümmet-i Muhammed (s.a.v)’e, bundan sonra; savaşsız, acısız ve kedersiz bayramgibi bayramlar ihsan eylesin. Ümmetin kurtuluşuna vesile olması duasıyla, tümgönül dostlarımızın bayramını en içten dileklerimle kutlar, nice bayramlaradiyoruz. Vesselam. 14 Haziran 2018.
ŞEHR-İ RAMAZAN MEDRESESİ (10)
Reklam Alanı

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

0 Yorum

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.