GAZZE NASIL KURTULACAK?

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Soru mesabesinde olan bu başlığın cevabı kısa ve net olarak şöyle sıralanabilir: 

1-Gazze; Sekülerizm hummasına tutulmuş olan mevcut Ümmetin eliyle kurtulamaz, her şeyin doğrusunu Allah bilir. Allah dilerse, dinini bir fasık'ın eliyle, de azîz kılabilir... 

2- Gazze; tüm yatırımını dünyaya sarfedip; insanı ihmal edenlerin elleriyle de kurtulamaz... Allah murad ederse, sebepler halkeder; dinini galip kılar... 

3- Gazze; Lâik ve Demokratik sistemlerin diplomasi yöntem ve öneri reçeteleriyle de kurtulamaz. Zira, İslâm ilâhi bir dildir. Dünya ve ahiret hayatının bütün evlerine müdahale eder. Çünkü her şeyin tek sahibi Allah olduğu gibi dinin sahibi de Allah'tır. 

4-Gazze; Elli yedi parçaya bölünmüş ve her biri başka ecnebi bir devlete bağlı olan İslâm ülkelerinin hal-i hazırdaki güçleriyle de kurulamaz. Allah bilir, biz bilmeyiz tabi. Zahiri durum ve hüküm budur! Zira, İslâm ülkelerinin aslında çok güçleri vardır, iki üç ülke birleşse; İsrail'i yirmi dört saat zarfında yok edebilirler ama ittifakları yok. Zira her biri bir baş çekiyor. Kimi NATO üyesi, kimi bilmem ne üyesi oldukları halde; ama on tanesi birbiriyle ittifak halinde değiller. Gazze kurtulur mu, Kudüs özgür olur mu? 

5- Gazze; kınamalarla, protestolarla, yürüyüşlerle, basın açıklamalarıyla da kurtulamaz. Bu gerçeği yedi yaşındaki çocuk da anladı, yetmiş yaşındaki adam, da...

Peki, o zaman Gazze; nasıl kurtulacaktır? Gelin, 

önce Kerim kitabımıza bakalım bize neyi emrediyor:

Size ne oluyor da Allah yolunda ve "Ey Rabbimiz bizi, halkı zulme sapmış şu kentten çıkar; katından bize bir dost gönder, katından bize bir yardımcı gönder!" diye yakaran mazlum ve çaresiz erkekler, kadınlar, yavrular için savaşmıyorsunuz! (Nisa, 75) Çare kısa ve nettir. Ümmet parçanldığı gibi, cihad ibadetini terk edip gündeminden çıkarınca; meydan zalimlere kaldı...

Sizinle savaşanlarla Allah yolunda siz de savaşın. Fakat Allah’ın koyduğu kuralları çiğneyerek haddi aşmayın. Çünkü Allah, haddi aşanları sevmez. (Bakara, 190) Size zulmedenlerle, yeryüzünde fitne ve fesat çıkaranlarla cihad edin ki; insanlar, huzura kavuşsunlar. Ama haddi aşmaktır yok, zulüm etmek, adil davranmak emrediliyor.

Hoşunuza gitmese de savaş size farz kılındı. Hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı olabilir. Hoşlandığınız bir şey de sizin için kötü olabilir. Gerçeği Allah bilir, siz bilemezsiniz. (Bakara, 216) Ölüm ve korku insan nefsine hoş gelmez. Ama neyse hoş gelmeyen şeyde hayır vardır. Ebedi hayatta, kurtuluş ve mükafat vardır. Nefsin şehevi duygularına hoş gelen şeylerin kahır ekseriyeti; felakettir, dalalettir, sonu hüsran ve ateştir.

Nice peygamberler gelip geçti ki, kendilerini Allah’a adamış pek çok kimse onlarla beraber savaştılar. Onlar, Allah yolunda başlarına gelen sıkıntılardan dolayı gevşemediler, zaafa düşmediler ve düşmana boyun eğmediler. Allah, sabredenleri sever. (Âl-i İmrân, 146), Referans olarak, peygamberlerin hayatlarına bakmamız yeterlidir sanırım. Hiç birisi, cihaddan geri durmamıştır.

Ey iman edenler! Düşmana karşı korunma tedbirinizi alın. Duruma göre bölükler halinde sefere çıkın veya gerektiğinde topyekün savaşın. (Nisa, 71) Zalimlere karşı ya bölük bölük, ya da umumi seferberlik olarak cihada teşvik ediliyoruz. Zira tarihte ecdadımızın, cepheden cepheye at sırtında koştuklarını biliyoruz.

O halde dünya hayatını verip âhireti almak isteyen samimi mü’minler Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya gâlip gelirse, biz ona pek yakında büyük bir mükâfat vereceğiz. (Nisa, 74) İlla cihad, illa cihad. Yoksa ben, zulüm biter, ne zalimler...

Düşmanınız olan o kavmi, toparlanmalarına fırsat vermeden takip etmekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da sizin gibi acı çekiyorlar. Üstelik siz Allah’tan, onların ummadıkları şeyleri umuyorsunuz. Allah, hakkıyla bilen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır.  (Nisa, 104) Evet, biz acı mı çekiyoruz? Düşmanlarımız da acı çekiyorlar hatta bizde daha fazla...

Efendimiz (s.a.v)'den cihadla ilgi bir kaç hadis-i şerif dinleyelim:

İbn-i Abbâs (r.a) şöyle anlatır: Resûlullah, Abdullah bin Revâha’yı bir seriyye için göndermişti. Bu hâdise, Cuma gününe rastlamıştı. Arkadaşları sabahleyin yola çıktılar, o ise kendi kendine: “Geri kalayım da Resûlullah ile birlikte namaz kılayım, sonra onlara yetişirim” diye düşündü. Nebiyy-i Ekrem ile namaz kılınca, Efendimiz onu gördü ve:

“–Neden arkadaşlarınla birlikte erkenden gitmedin?” diye sordu. Abdullah bin Revâha Hazretleri:

“–Sizinle birlikte namaz kılıp, sonra onlara katılmak istedim” dedi. Resûlullah:

“–Yeryüzünde bulunan şeylerin tamamını infak etsen, onların erken çıkışlarındaki fazileti elde edemezsin” buyurdu. (Tirmizî)

Beşîr bin Hasâsiyye (r.a) der ki:

Nebiyy-i Ekrem Efendimiz’e bey’at etmek için geldim. Bana, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Hz. Muhammed’in de O’nun kulu ve Resûlü olduğuna şehâdet etmemi, namaz kılmamı, zekât vermemi, İslâm üzere haccetmemi, Ramazan orucunu tutmamı ve Allah yolunda cihat etmemi şart koştu. Ben şöyle dedim:

“–Ey Allah’ın Resûlü! Vallâhi bunlardan ikisine gücüm yetmez. Onlar da cihat ve sadakadır. Müslümanlar, cepheden kaçan kimsenin Allah’ın gazabına uğramış olarak döneceğini söylüyorlar.  Ben ise cihat meydanına varınca, nefsimin korkuya kapılıp ölmeyi istememesinden endişe ediyorum.

Sadakaya gelince, vallâhi benim küçük bir koyun sürüsü ve on deveden başka bir şeyim yoktur. Onlar da âilemin maîşet kaynağı ve binek hayvanlarıdır.”

Resûlullah elini yumdu, salladı ve şöyle buyurdu:

“–Cihat yok, sadaka yok, peki ne ile cennete gireceksin?!” Ben hemen:

“–Yâ Resûlallah, sana bey’at ediyorum!” dedim ve koştuğu bütün şartlar üzerine bey’at ettim. (Ahmed) 

Umarın mesele anlaşılmıştır. Gazze'nin neden özgür oşöadığını. Bir avuç mücahid, yıllardır; küfrü mutlak olan korsan yapı İsrail'e karşı cihad etmektedir. Onlar kendilerine düşeni, fazlasıyla yapıyorlar. Peki, ya biz ne yapıyoruz. İki milyar müslüman. Elli yedi ülke? 

Yorum sizin. 

Vesselam.

GAZZE NASIL KURTULACAK?

İptal

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Daha fazla gösterilecek yazı bulunamadı!

Tekrar deneyiniz.